5 Ekim 2015 Pazartesi

Öksüz Türklüğünü dünyaya değişmeyenler 


Kafkasların en büyük Türkçe konuşan grubu Azerbaycan Türkleri olmasının yanında bölgede Nogaylar, Kumuklar, Balkarlar, Karaçaylar, Terekemeler, Türkmenler, Ahıska Türkleri gibi birçok halk bulunmaktadır. Bu halkardan Kumuklar, Nogaylar ve Terekemeler çoğunlukla Rusya'nun bir parçası olan Dağıstan'da yaşamaktadırlar.

Tarihte bağımsızlık mücadelesinin en yoğun yaşandığı bölgelerden biri olan Dağıstan'ın günümüzde de son derece önemli stratejik öneme sahip olması başta Rusya ve ABD olmak üzere birçok ülkenin dikkatini çekmektedir. Anadolu'dan çok çok daha eski bir Türk varlığına sahne olmuş Dağıstan'da son derece ciddi bir Türk mirası bulunmaktadır. Günümüzde Rusya ve binlerce mil öteden ABD burada ciddi politikalar yürütürken Türkiye bu konuda son derece zayıf kalmıştır. Buradaki mirasa sahip çıkmak, bölgedeki Türk etkisini ve özellikle Osmanlı'nın kurmuş olduğu nizamı tarihsel delilleri ile ortaya koyup dünyaya anlatmak gerekmektedir.



Türkiye bölge ile ilgili ciddi milli politika geliştirme konusunda başarısız olsa da, bölgedeki Türkleri unutmuş gibi gözükse de bölgede Türkiye'yi kendi vatanları olarak benimsemiş, Türkiye aşkıyla yanıp tutuşan binlerce insan bulunmaktadır. 3 asırdır süren Rus işgaline rağmen bölgedeki Türk varlığının etkileri halen devam etmektedir. O dönemde bölgede var olan Türklerin torunları Türk kültürünü ve medeniyetini gururla temsil etmektedirler. Onlarca farklı millete sahip Dağıstan'da halklar mutfak kültüründen edebiyata, gelenek göreneklerden savaş sanatına birçok şeyi Türk halklarından öğrenmişlerdir. Zira Rusça'nın bölgede yayılmasına kadar Dağıstan'da Türkçe Lingua Franca durumundaydı. Türkçe bilmek büyük bir ayrıcalıktı.

Dağıstan'da bulunduğum sürede birçok milletten insanla tanışıp sohbet etme fırsatını elde ettim. Fakat bunların içinde beni en çok etkileyen Dağıstan'ın güney ucunda, Derbent kentine bağlı Muzayim (Rusça Музаим) köyünde yaşayan Magamed (Muhammed) Dayı ve onun ailesi idi. 


Magamed dayının iki torunu başkent Mahaçkale'de yaşıyorlar. Dağıstan'da insanlar birbirleriyle tanıştıklarında genelde,  'hangi millettensin?' sorusunu sorarlar ve karşılık olarak da Avar, Kumuk, Nogay, Lezgi gibi millet isimleri söylerler. Yani Nogaylar, Kumuklar, Azeriler Türk dili konuşan halklar olsa da kendilerini millet olarak Türk değil, bu isimlerle ayırd ederler. Fakat Magamed dayının iki torunu ile tanışıp isimlerini sorduğumda bana göğüslerini gere gere ''Biz Türk'üz'' demişlerdi. Hatta o sırada orada olan Afgan bir arkadaşım onlara; ''Türkiye son yıllarda güçlenince kendinizi Türk görmeye başladınız siz de'' demiş ve bu iki Türk gencinden ağzının payını bir güzel almıştı. 

Emrah ve Fikret Mirzaev kardeşlerle. Fikret'in sırtında Türk Bayrağı. 

Rusya'da Futbol maçı. Fikret Türkiye'ye gittiğimde benden bir şeyi çok istemişti: Türk Bayrağı. 
Hayatlarında bir kere bile Türkiye'yi görmemiş olmalarına rağmen Türkiye aşkıyla yanıp tutuşan bu gençlerin fark edilmesinin, burslarla desteklenmesinin gerektiği görüşündeyim. Türkiye Bursları programı ile birçok öğrenciye burs verilmekte fakat maalesef birçok öğrenciye yapılan yatırıp boşa gitmektedir. Eminim bu gençler en az bir Afrika'lı, bir Arap kadar Türkiye'de eğitim burslu almayı hak ediyor. 

Emrah ve Fikret Mirzaev adındaki bu iki kardeş ile yakın arkadaş olduk. Onlara kendilerini ne Türk'ü hissettiklerini sorduğumda bana sadece: ''Türk'üz, bize annemiz ve dedemiz böyle öğretti'' diyorlardı (küçük yaşta babalarını kaybetmişler). Bu iki genç son derece zor olmasına rağmen başlarını hep dik tutmuş ve kimliklerini haykırmışlardı Dağıstan'da. Benimle ve Türkiye'den gelen diğer öğrencilerle tanışıp arkadaş olduklarına o kadar mutlu olmuşlardı ki, sanki yıllardır bekledikleri kardeşlerine kavuşmuş gibiydiler. Arkadaşlığımız ilerleyince onlara dedeleri ile tanışmak istediğimi söyledim. Onlar da buna çok memnun oldular. 

Derbent'te

Kafkas Dağlarında - Kubaçi

Bir hafta sonu başkent Mahaçkale'den Müzayim köyüne doğru yola çıktık. Burası, Derbent'in 23 km güneyinde, yaklaşık 2.000 kişilik nüfusa sahip bir köy. 

Muzayim Köyü


Muzayim Köy Camisi. Duvarlarda Ay yıldızlar var. 



Mogamed dayının evine misafir olduk fakat davetsiz misafirdik çünkü torunlar dedelerine şaşırtı yapmak istediler. Magamed dayı ile tanıştık, hoş beş ettikten sonra bana duvardaki asılı Türk bayrağını ve İstiklal Marşı'nı göstererek şunları söyledi: '' Bak! Vallahi billahi ben senin bugün buraya geleceğini bilmiyordum. Bu bayrak burada yıllardır asılı duruyor. Biz uzakta olsak da Türkiye bizim de vatanımızdır. Türkiye'nin iyi olması, güçlü olması, halkının refah olması bizim için büyük mutluluk ve gurur kaynağıdır.'' 

''Bize Azeri diyorlar, o diyorlar, bu diyorlar. Biz Türk'üz. Anamız Türk atamız Türk'tür''



Magamed dayı köyde matematik hocası. Hanımı, oğlu, gelini ve torunları ile birlikte kalıyor. Evin her köşesinde, bacasından halısının işlemesine, tandırından yemeklerine kadar binlerce yıllık Türk kültürünün izlerini görmek mümkün. 

Muzayim Köyü Mezarlığında bir mezar taşı

Köy mezarlığında bir ağaç. Dallarına çapullar bağlanmış!!!

Tandır

Özbek Pilavı, Zeytinyağlı sarma ve yoğurt.




Magamed dayının hanımı, kardeşleri, oğlu ve yeğenleri. Küçük ama son derece güçlü ve onurlu bir aile. Kültürlerini, dillerini ve geleneklerini korumak için gösterdikleri hassasiyet gerçekten takdir edilesi. 

Emrah ve Fikret'in kuzenleri



Magamed dayı Rusya'nın birçok gölgesini gezmiş, hem Sovyet hem Federal Rusya'yı yaşamış ve yaşayan biri olarak derin hayat tecrübesine ve bilgi birikimine sahip birisi. Sovyet ordusunda 3 yıl askerlik yapmış. Magamed dayı 1970-73 yılları arasındaki bu askerliği sırasında Sovyet gemisiyle İstanbul'a da geldiklerini, hatta boğazdan geçerken fotoğraflar da çektiklerini ve bana gösterebileceğini söyledi. 

Magamed dayı, yeğeni Fikret ve torunları Aytümen ve Mıkdat

Magamed Dayı

1970-73 senesinde Sivastopol'dan Jıdanov adlı gemiyle denizlere açılıp 3 yıl sonra yine Sivastpol'a dönüş yapan Sovyet askerlerinin Magamed dayıdaki ajandası.

Sivastopol'dan açılan gemi Rusya'nın Kuzeydoğusuna kadar gidip geri dönmüş

3 yıl boyunca Karadeniz, Akdeniz, ve Atlantik'te seyir eden Sovyet gemisi 1990'da hurda olarak Hindistan'a satılmış

1972 yılı İstanbul. Sovyet gemisinden çekilen bu fotoğrafta Boğaziçi Köprüsünün yapım aşamasında olduğu görülüyor.

İstanbul 1972

İstanbul

 1972 yılı İstanbul Boğazı yapım aşamasında

 İstanbul Boğazı 1972

İstanbul 





 Çanakkale

İstanbul Boğaz Köprüsü 1972



Dönüş yolunda İstanbul

Magamed dayının başarılı askerlik yaptığına dair aldığı belge (Грамота)

Askerlik arkadaşları

Port Said, Mısır

Magamed dayının teskeresi (Приказ)

Sol üstte Mogamed dayının Azeri dostu, ortada bir arkadaşıyla, sağ üstte gemiye konser vermeye gelen Magamed dayının deyimiyle ''artis gızlar'' :), altta Magamed dayı

Atlantik Okyanusu'nda 

Soğuk Savaş döneminde Amerikan gemileri ile sıcak temas

Sovyet gemisinden çekilmiş NAto gemileri ve uçakları

 Magamed dayının onu tanımlaması: Товарищ Сталин (Yoldaş Stalin)




Anne, eve gelmek istiyorum :)


Sovyet gemisini taciz eden Nato hava kuvvetleri

 Sovyet askerlerine dostluk göstergesi olarak hediye veren Amerikan askerleri 


Sivastopol

Sivastopol'da ''Batan Gemiler Anıtı - Па́мятник зато́пленным корабля́м'' 
http://wikimapia.org/124622/Monument-to-the-scuttled-ships-during-the-Siege-of-Sevastopol-in-1854

Magamed dayı'nın kız kardeşi Derbent'te kütüphanede çalışıyor. Bana Rus okullarında büyük zorluklarla Türkçe dersi koydurduklarını fakat kütüphanelerinde hiç Türkçe kitap olmadığını söylemişti. Aksaray Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencileri, hocalarının öncülüğünde Dağıstan'daki bu kardeşlerimiz için bir gün içerisinde yüzlerce kitap temin ettiler. Bu kitapları Rusya'ya göndüğümde bizzat buradaki kardeşlerimize teslim ettim. Başta Magamed dayı olmak üzere hepsi o kadar mutlu oldular ki. Anlatmak çok güç. Magamed dayı Türkiye'nin zor günler geçirdiği bu dönemde Türk halkına ve Aksaray Üniversitesi öğrencilerine birkaç kelam etmek istedi. 
Magamed dayı artık bizim bir büyüğümüz, dedemiz oldu. Dağıstan'da okuyan öğrenciler artık onu tanır bilir ve sık sık ziyaretine gider oldu. Aksaray Üniversitesi Tarih Bölümü mezunu ve hali hazırda Mahaçkale'de Rusça eğitimi alan Fatih Öztürk ve yine Mahaçkale'de öğrenci olan Şafak Yalçın yakın zamanda Magamed dayıyı ziyaret ettiler ve onun bu videosunu çektiler. 



Ben Gurbetov Magamed Migdadoviç. Vatandaş olarak Rus vatandaşıyım ancak milliyet olarak Osmanlı Türk'üyüm. Burada, Rusya'da yaşıyorum. Anam babam da burada yaşadılar. Şimdi Türkiye'de yaşayan Türk dostlarıma selamlar iletmek istiyorum;
Aksaray Üniversitesi öğrencilerine ve hocalarına, bizleri burada unutmadıkları için gönderdikleri için, gönderdikleri kitaplardan dolayı müteşekkiriz. 
Tüm cihanda yaşayan Türkleri, tüm Türk halklarını kutlamak, iyilikler, güzellikler dilemek istiyorum.
Maalesef son zamanlarda Türkiye'nin güney sınırında 
çok da büyük olmayan hadiseler vuku bulmaktadır. Türk halkına şunu söylemek istiyorum; dayanışma ve sükunet içinde olsunlar, birbirlerini desteklesinler ki kendi kendilerini idare etsinler ve güçlü olsunlar.
Son olarak dostum Selim Karagöz'e, Fatih'e, Şafak'a büyük selamlar...
Bütüm Türk halkına teşekkürlerimi bilriririm, 
Sağolun...